Türkiye'nin Suriye'nin Kuzeyindeki Askerî Harekâtının Amaçları ve Sonuçları
In: Güvenlik Stratejileri Dergisi, S. 53-96
6 Ergebnisse
Sortierung:
In: Güvenlik Stratejileri Dergisi, S. 53-96
Küreselleşme kavramı, yaşamların giderek çok uzaklarda alınan kararlar ve gerçekleşen olaylar tarafından biçimlendirildiği karmaşık karşılıklı ilişkilerin ortaya çıkışını ifade eder. Küreselleşme sürecinde en dikkat çekici değişim ve dönüşüme maruz kalan unsurların başında ulus-devletler gelmektedir. Bu süreçte devletler arasında karşılıklı bağımlılığın artması ile ulus-devletlerin sınırları farklı güç, amaç, kimlik ve ağlara sahip ulus-ötesi aktörler tarafından sürekli olarak geçilmektedir. Sınırların adeta ortadan kalkması ile ulus-devletler ekonomik krizler, insan güvenlik, terörizm, çevre ve iklim sorunları gibi uluslararası güvenlik sorunlarından daha fazla etkilenir hale gelmişlerdir. Bu çalışmanın amacı küreselleşme sürecinde ulus-devletlerin egemenliklerinin erozyona uğramasının nedenlerini analiz etmek yanında ortaya çıkan yeni güvenlik sorunları karşısında ulus-devletlerin yalnız başlarına çözüm üretmede yetersiz kalmaları sebebiyle işbirliğinin önemine vurgu yapmaktır. ; Globalization refers to the emergence of complex interrelationships in which lives are shaped by decisions and events taking place far beyond. In the process of globalization, the nation-state is one of the most important elements exposed to the most significant change and transformation. In this process, with the increasing interdependence between states, the boundaries of nation-states are constantly being crossed by transnational actors with different powers, goals, identities and networks. With the disappearance of borders, nation-states have become more affected by international security problems such as economic crises, human security, terrorism, environmental and climate problems. The aim of this study is to analyze the reasons for the erosion of sovereignty of nation-states in the process of globalization, and to emphasize the importance of cooperation due to insufficient state-alone solutions to new security problems.
BASE
Bu çalışmanın amacı, Türkiye'nin başta Azerbaycan olmak üzere, Gürcistan ile kurduğu ekonomik ve siyasi ilişkilerine askeri boyutu da dâhil etmesinin bölgesel güvenliğe olumlu yönde katkı sağlayacağını ortaya koymaktır. Türkiye, ekonomik ve siyasi alanlarda başlattığı ilişkileri her üç ülkenin de çıkarına uygun olacak şekilde güvenlik alanına taşımak istemekte; böylece Güney Kafkasya'yı bir "güvenlik bölgesi" haline getirmeye çalışmaktadır. Bu sayede bölgede Rusya Federasyonu ve Ermenistan'a karşı da bir denge sağlanmakla birlikte, kendisine doğudan gelecek tehditlere karşı bir ittifak kurulmuş olacaktır. Ayrıca, Türkiye NATO üyeliği kapsamında edindiği bilgi ve tecrübeyi gerek Azerbaycan'a gerekse Gürcistan'a aktararak bu ülkelerin NATO üyeliğine hazırlanmalarına da katkı sağlayacaktır. ; The aim of this study is to put forth that including military dimensions to Turkey's development of economic and political relations with Georgia and Azerbaijan in particular will contribute positively to regional security. Turkey, as a regional power, has been developing its economic and political relations with Georgia and Azerbaijan in particular. Turkey, beginning in the political and economic relations to be appropriate in the interest of all three countries, wants to move into the field of security; thus trying to make the South Caucasus "a security zone." In this way, Turkey tries to ensure a balance in the region against the Russian Federation and Armenia and also to establish an alliance against threats from the east. Turkey will also contribute to the preparation for the NATO membership of Azerbaijan and Georgia via transferring its acquired knowledge and experience to these countries.
BASE
Karadeniz, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Ukrayna, Rusya Federasyonu, Gürcistan, Bulgaristan, Romanya ve Türkiye gibi devletleri çevreleyen bir deniz haline gelmiştir. Soğuk Savaş sonrası NATO genişlemesini sürdürmüş ve batıdan doğuya doğru Karadeniz'e kadar genişlemeye devam etmiştir. SSCB'nin dağılmasından sonra, onun devamı olan Rusya Federasyonu daha önce kontrolü altında tuttuğu birçok stratejik bölgeyi kaybetmiştir. Özellikle Bulgaristan ve Romanya'nın 2004 yılında NATO'ya katılımı ve NATO'nun gerek Gürcistan gerekse Ukrayna ile iyi ilişkiler kurmasıyla NATO'nun Karadeniz'de etkinliğinin artmıştır. Soğuk Savaş döneminde yalnızca SSCB ve Türkiye'ye kıyıları olan Karadeniz, bugün altı ülkeye kıyıları olan bir denizdir. NATO bölgedeki etkinliğini artırmak maksadıyla askeri üsler inşa etmeyi ve Rusya'yı sınırlamaya çalışmaktadır. Bu çalışmada Soğuk Savaş sonrasında varlığını devam ettiren NATO'nun ortaya koyduğu yeni stratejik konseptleri ve bu stratejilere Rusya Federasyonu'nun tepkileri incelenmiştir. Bu kapsamda Soğuk Savaş sonrası NATO'nun genişlemesi ve Rusya Federasyonu'nun buna tepkisi değerlendirilmiş ve Karadeniz bölgesinin jeopolitik ve stratejik önemine vurgu yapılarak; gerek Rusya Federasyonu gerekse NATO'nun Karadeniz üzerindeki bölgesel güvenlik politikaları değerlendirilmiştir. ; Black Sea, after the collapse of the Soviet Union, has become a sea surrounding states such as Ukraine, Russia, Georgia, Bulgaria, Romania and Turkey. After the Cold War, NATO has expanded and continued its expansion from west to east until the Black Sea. After the collapse of the USSR, Russian Federation, its successor, has lost many strategic areas which it kept under control before. In particular, the participation of Bulgaria and Romania in NATO in 2004 and NATO's establishment of good relations with both Ukraine and Georgia have increased NATO's impact in the Black Sea. The Black Sea which was a common sea between the USSR and Turkey during the Cold War period is currently shared by six countries. In order to enhance its position in the region, NATO tries to build military bases and limit Russia. In this study, the new strategic concepts put into effect by NATO which continues its existence after the Cold War and Russian response to these strategies are examined. In this context, NATO's enlargement after the Cold War and Russia's reaction to this development is evaluated and both Russian Federation and NATO's regional security policies regarding the Black Sea are discussed by emphasizing the geopolitical and strategic importance of the Black Sea region.
BASE
In: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi (Ankara University Journal of Social Sciences), 6(1) 2015, 117-131
SSRN
The book analyzes the critical theories in international relations that have become increasingly popular in the post-Cold War era. The book will analyze critical theory, Frankfurt School, constructivism, post-colonialism, feminism, critical geopolitics, political economy, Copenhagen School, Aberystwyth School, Paris School and Ontological security.